KAHRAMAN TÜRK DENİZCİSİ
BURAK REİS
Yüzyıllar boyunca kıtalara hükmeden Türk orduları ve
Türk milleti denizlere çıkınca da yeni deniz destanları yaratmakta gecikmemiştir.
Uzun Orta Çağ ve Yeni Çağ süresince, Akdeniz, Atlas Okyanusu, Hind Okyanusu ve
Karadeniz, kendilerine ölmez şan ve şeref hatıraları kazandıran Türk zaferleri ve
Türk saldırışları île doludur.
Türk deniz kahramanlarının en çok boy gösterdikleri ve en umulmaz işleri mümkün
hale getirerek, bugün bile dünyanın en ileri denizcileri sayılan milletlere örnek
olacak işler ve eserler yaptıkları ve kahramanlıklar yarattıkları deniz;
Akdeniz'dir.
Burada sizlere Türk denizciliğinden; ve onların denizcilik tarihine armağan ettikleri
büyük bir deniz kahramanlığından bahsedeceğim:
Bu hadise, Türkün karada olduğu gibi, suların üstünde, dalgaların oynak
göğüslerinde de, hiçbir şeye asla boyun eğmediklerine, hiç bir kurtuluş ümidi
kalmadığı durumlarda dahi teslim olmaktansa sonuna kadar dövüşerek şerefle ölmeyi
ve denizin mavi koynuna gömülmeyi, her şeye üstün tuttuklarını göstermektedir.
Orta Asya'nın, denizlerden uzak kucağından göç ederek deniz kıyılarına ulaşmış
olan Atalarımız denizin ne büyük bir zenginlik ve hakimiyet, sağlayan varlık
olduğunu hemen kavramışlardı. Bunun için karadaki şanlı akın ve savaşların yanı
sıra, onlardan geri kalmayan büyük deniz zaferleri ve ünlü deniz akınları deniz
seferleri tertiplemişler ve başarmışlardır.
Akdeniz bugüne kadar sayılan onbinleri aşan Türk deniz kahramanım göğsü üstünde
taşımış ve bunların mübarek cesetleriyle dalgalanmış bir denizdir. Hem bizim
tarihimize, hem de dünya tarihlerine ulu bir kahramanlık abidesi olarak geçen Türk
denizcilerinden birisi de KAHRAMAN BURAK REİS' tir.
Burak, rüzgarlar kadar coşkun, dalgalar! kadar serazat ve baş eğmez bir Türk
denizcisidir. denizlerde büyümüş, fırtınalarla, girdaplarla boğuşa boğuşa
kendini yetiştirmiş ve Akdeniz'de korsanlık, akıncılık ederek bir reis olmuştur.
1499 yılın da Türklerle Venedikliler arasında yeniden savaş başlamıştı. Türk
orduları, başlarında İkinci Bayazıt olmak üzere Mora'da Venedikliler elinde bulunan
kaleleri ele geçirerek bu. yarımadayı Türk buyruğu altına sokmaya ve böylece
büyük Fatih'in zamanında başlamış olan istilayı tamamlamaya girişmişti. Türk
ordusu karadan hareket ederken, Türk donanması da denizden orduyu desteklemeye memur
edilmişti. Donanma; Kaptanı Derya Davut Paşa. buyruğunda idi. ikinci Bayazıt
çağının ünlü denizcileri de donanma ile birlikte idiler. Bunlar arasında
Akdeniz'deki Türk düşmanlarına dehşet salan kaptanlarımızdan Kemal Reis ile bu
deniz seferinde en büyük şanı kazanacak olan BURAK REİS de vardı. Türk donanması
ters yeller yüzünden bir müddet aşağı sularda kaldı. Venedikliler, tabiatın bu
lütfundan faydalanarak İnebahtı limanım ve kalesini denizden esaslı şekilde emniyet
altına aldılar. Zamanın meşhur İtalyan Amirali Antonio Grimani 160 parça gemiden
mürekkep bir donanma ile körfezin ağzım Türk Deniz Kuvvetlerine kapadı. O sıralarda
Avrupalıların meşhur bir kaptan saydıktan Loredano, büyük toplarla donatılmış 15
gemi ile gelerek Amiral Antonio Grimani'nin yanında yer aldı.
Türk Deniz Kuvvetlerinin Kumandanı Davut Paşa, donanma ile İnebahtı önlerine
geldiği zaman, düşman donanmasının körfezi kapattığım görerek savaş için
hazırlanmağa başladı. Türk denizcileri arasında keyifli bir faaliyet başladı. Bir
taraftan toplar siliniyor, yatağanlar ve palalar bileniyor, diğer taraftan kancalar, ip
merdivenler hazırlanıyordu, iki tarafın kumandanları da o devrin en usta amiralleri
sayılmaktaydı. Türkler kumandayı. Kaptan Davut Paşa ile Kemal ve Burak Reisler
arasında bölmüşlerdi. Venediklilerde ise öncüyü teşkil eden filoya Alban Armenio,
asıl kuvvetlere de LORENADO ve Grimani kumanda ediyorlardı. Hazırlık tamamlandıktan
sonra donanmalar Sapyenza adaşı yakınlarında karşılaştılar. Türkün bulunduğu
her savaşta mertlik ve yiğitlik de bulunur. Türk levendlerinin korkusuzca
saldırmalarıyla dövüşün kızıştığı bir sırada, Burak Reisin gemisi ile ileri
atılması bu savaşın en büyük yiğitliğinin ilk adımı oldu. Burak ilerlerken
Venedik öncülerinin başı olan Alban Armenio bu Türk gemisini yok etmek kararım
verdi. Diğer iki Venedik gemisi ile birlikte Burak Reisin teknesini karşıladı. Burak,
üç düşman gemisi ile savaşa tutuşurken. Amiral Doredano da öncü kumandanına
yardım etmek için hızla yetişti. Dört düşman gemisi bir Türk gemisiyle vuruşmağa
başladılar.
Akdeniz'in nice savaşlar görmüş olan dalgalı sulan, bugün de en sert ve en
kıyasıya vuruşmalardan birini seyretmekte idi. Venedikliler, öteki Türk kuvvetlerim
beklemeksizin pervasızca ileri atılmış bulunan bu Türk gemisini diğer Türk
kuvvetleri yardıma gelmeden, tek olarak yok etmek istiyorlardı.
Burak Reisi ortalarına almak için ustaca manevralar yapıyorlardı. Kahraman Burak da
gemisinin kumanda yerinde arslan heybeti ile dikilerek levendlerine buyruklar veriyor,
sancağının ve milletinin şerefini bir kat daha yüceltmeye çalışıyordu. Naralar
atılıyor, toplar gürlüyordu... Dört düşman gemisine karşı bir Türk gemisinin
kahramanca saldırması ve karşı durması, Türk'e has pervasızlıkları ve
kahramanlıkları sayesinde bir müddet arada muvazene teşkil etti. Fakat her yönden
yapılan düşman manevra ve saldırışları, o sırada rüzgarın da Türkler aleyhinde
esmekte bulunması nihayet kahramanlığın meydana getirdiği, muvazeneyi bozdu. Düşman
Burak Reisin gemisini her taraftan sararak ortaya almaya muvaffak oldu ve kancalarını
Türk gemisine takarak yanaştı. Dört Venedik gemisinden Türk teknesine düşman erleri
rampa ederek atlamaya başladılar. Burak Reis'in gemisinin güvertesinde birbirine giren
düşmanla leventler arasında amansızca bir boğuşma aldı yürüdü. Burak Reis
elinde, üstünden kanlar sızan eğri uçlu palası ile bir taraftan bir tarata koşuyor,
buyruklar veriyor, naralar atarak palasını şimşek gibi savuruyor ve her dakika yere
bir kaç düşman kellesi yuvarlanıyordu.
Bu boğuşma çabuk bitmedi Burak gemisini, düşmandan kurtarmak için levendleriyle
beraber arslanlar gibi savaştı, fakat talih ters gidiyordu. Bunu yapamıyor, sayıca
çok üstün olan düşmanın her geçen anla, daha hakim bir hale geçtiğim görüyordu.
Sonunda biran geldi ki Burak Reis kurtuluşa imkan olmadığım anladı. Gemisi ve
sancağı düşmanın eline geçecek, belki kendisi de tutsak olacaktı. Kartallar gibi
hür yaşamaya alışmış bir ruh, böyle bir düşkünlüğü kabul edemezdi.
Denizlerin, dalgaların, fırtınaların baş eğmez korsanı Burak da kabul etmedi.
Yıldırım gibi bir kararla gemilere ateş verdirdi, alevler bir anda her tarafı sardı.
Başta kendisi olmak üzere yüzlerce yiğit ateşler içinde can verdiler. Fakat düşman
da bu ateş ve ölüm ziyafetinden uzak kalamadı. Kumandan Loredano ve Armanio da
gemileri ve askerleriyle birlikte yok oldular.
28 Temmuz 1499... Bu tarih Burak Reisin, olumu tutsaklığa ve şerefsizliğe üstün
sayıp kendisini alevlerin kucağına atmaktan çekinmediği gündür. Verdiği bu
asîl... Bu müthiş kararla, ölüme bu derece göz kırpmadan atılmadır ki, kahraman
Burak, şerefim lekeden kurtarmış, sancağım ve gemisini düşmana vermemiş ve kendini
en yüksek kahramanlar sırasına geçirmiştir.
Burak Reis ve gemisi Akdeniz'in sularına gömüleli yüzyıllar oluyor... Geminin alevden
kurtulan parçalarım çabuk kemiren zaman, Burak Reisin kazandığı şan ve şerefe
dokunamamıştır. Burak yüzyıllardan beri uyuduğu Akdenizin derinliklerinde bundan
sonra da, yüzyıllarca uyuyacaktır ve Akdenizin kucağında Burak Reis ve binlerce Burak
Reisler yattıkça da Türk'ün gözü ve gönlü o sulardan ayrılmayacak ve onsuz
çarpmayacaktır. Kahraman BURAK REİS'in eşsiz hatırası, Türk denizcilerine yol
gösteren bir meşaledir... Bu meşale geçmişteki ve bugünkü denizcilerimizin
göğüslerinde tutuşup yanmaktadır. Gelecekteki denizcilerimizin ruhlarında da
tutuşup yanacaktır.
(*) İlk yayınladığı tarih : 18/Eylül/1951 |